Ayna Eğitim ve Danışmanlık Uzman Psikolojik Danışmanı Funda Tekelioğlu, mutlu bir çocukluğun temelinde birbiriyle uyumlu, anlayışlı, mutlu ebeveynlerin olduğuna dikkat çekerek aileleri uyardı: “Aile çocuğun ilk yaşam okuludur ve bu okulda çocuk kendisine sunulan her şeyi olduğu gibi algılar. Bu yüzden çocuğunuza mutlu olmayı öğretmek için önce siz mutlu olun!”

Mutlu bir çocukluğun temelinde birbiriyle uyumlu, anlayışlı ve mutlu ebeveynlerin olduğunu belirten uzmanlar, ailelere çocuklarını sürekli algıları açık bir dedektif gibi görerek onlara doğru mesajlar aktarmaları konusunda uyarıda bulundu. Mutlu ebeveynlerin hiç sorun yaşamayan, tartışmayan, hep güler yüzlü olan kişiler şeklinde yorumlanmaması gerektiğine de dikkat çeken uzmanlar, “Mutlu ailede eşler birbirlerini önemser, takdir eder, birbirlerinin farklı yanlarını kabul edip, farklılıklarına da değer verir. Sevgilerini birbirlerine gösterme konusunda cimri davranmazlar. Çocuklar da bunu örnek alarak mutlu olmayı öğrenir” açıklamasını yaptı.

Ebeveyn ile çocuk arasındaki ilişkilerin yanı sıra ebeveynlerin birbiriyle olan ilişki biçiminin de çocuğun gelişiminde öncelikli öneme sahip olduğu yorumunu yapan Ayna Eğitim Danışmanlık Uzman Psikolojik Danışmanı Funda Tekelioğlu, “Aile çocuğun ilk ve en önemli yaşam okuludur ve bu okulda çocuk kendisine sunulan her şeyi olduğu gibi algılar. Algıladığı her şey de onun kimliğinde temel oluşturur. Ebeveynlerin yüz ifadesi, ses tonu, mimikleri, bedensel ve sözel mesajları, davranışları çocuğun özgüvenini, yaşama bakış açısını etkiler. Bu yüzden ilişkilerinde mutlu olan aileler çocukların geleceğini temelden farklılaştırır” dedi.

Çocuklar dedektif gibidir!

Aynı zamanda Aile Danışmanı olan Tekelioğlu, mutlu aile ilişkilerinin eşlerin aynı özelliklere sahip olmasını, hiç sorun yaşamamalarını gerektirmediğini de vurgulayarak, “Eşlerin anlaşmazlık yaşadıklarında konuşabilmeleri, çözüm için uğraşmaları, birbirlerine sinirlenseler bile kişiliklerini rencide edecek sözlerden kaçınmaları yeterlidir” diye konuştu.

 Çocukların bazen bir dedektif bazen de paratoner gibi etrafında olanları tüm ayrıntılarıyla gözleyip, kendi süzgecinden geçirdiğini, anne-babasıyla ilgili her konuda algılarını açık tuttuğunu aktaran Tekelioğlu şöyle devam etti: “Çocuk anne-babasının birbirleriyle konuşma biçimlerini, sevgilerini ifade etme hallerini, problemlerini çözme becerileri ve temaslarını zihnine kaydeder. İç dünyasında yorumlayarak kendince alt yazılar oluşturur. Büyüdükçe de farkında olmadan bu altyazıları rehber olarak kullanır.”